Japonya’nın Uluslararasi Guvenlik Acisindan Onemi

Uluslararası ilişkiler teorileri çerçevesinde realist paradigma, güçlü bir ülke olmak öncelikle güçlü ekonomi, gelişmiş sanayi, ileri seviyelerde bilimsel araştırma, geniş mali kaynaklar ve planlı ve programlı ciddi siyasi yönetimler gerektirdiğini önerir.

Bunların hepsine fazlasıyla sahip olan Japonya’nın, realist paradigmanın önerdiği şekilde, uluslararası arenada askeri bir güç olarak öne çıkmak yönünde, imkânları nispetinde değerlendirildiğinde, çok fazla kaynak ya da gayret sarfeden bir ülke konumunda olduğunu söylemek pek mümkün değil.

Japonya’nın uzun yıllar boyunca bu düşük profilli olarak süregelen tutumu hep dikkat çekici olmuştur. Ancak, Ekim 2006’da Kuzey Kore’nin ilk nükleer silah denemesini gerçekleştirmesiyle birlikte, Japonya’nın bu gelişmeler karşısında nasıl bir hareket tarzı belirleyeceği ve olası tutum değişikliğinin uluslararası barış ve güvenlik ortamına ne gibi etkileri olabileceği konusunda farklı görüşler ortaya konulmaya başlanmıştır.

Bu düşüncelerle, bu yazımızda ilk olarak kısaca Japonya’nın uluslararası güvenlik anlayışı irdelenecektir ve savunma doktrininin tarihsel çerçevesi ve ulusal değerleri vurgulanacaktır. Daha sonra, kitle imha silahları ve balistik füzelerin yayılması tehdidi kapsamında Japonya’nın Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) ve Çin Halk Cumhuriyeti ile yaşadığı sorunlar ve güvenlik kaygıları ele alınacaktır. Son olarak Japonya’nın tutumunun ve dönüşümünün uluslararası güvenlik ve istikrara etkilerinin neler olabileceği konusu işlenecektir.

MAKALENİN DEVAMINI DERGİMİZE ABONE OLARAK OKUYA BİLİRSİNİZ...