Doğu Akdeniz’de yeniden ısınan sular ve Türkiye

Doğu Akdeniz’deki doğal gaz kaynaklarının keşfi, geliştirilmesi, taşınması, pazarlanması ve jeopolitik çekişmelere konu olması hem yatırımcıları düşündürüyor hem de bölgenin sularını ısıtmaya devam ediyor. Türkiye’nin bölgesel yeni dinamikleri ve ulusal menfaatlerini de hesaba katarak bugüne kadarki daha ziyade tepkiye ve güç kullanım tehditine dayalı Doğu Akdeniz politikasını gözden geçirmesi gerekiyor. 21 Eylül’de İstanbul’daki bir toplantıda Charles Ellinas, Gina Cohen, Naji Abi-Aad, Sohbet Karbuz, Matthew Bryza, Ugur Dogan ve Murat Yazıcı ile bu konuda yoğun bir beyin fırtınası yaptık. Öncesinde de Harry Tzimitras ile Kıbrıs’ın Kuzeyi ve Güneyini birbirinden ayıran tampon Yeşil Hat’ta benzeri bir tartışmayı yaptık.

Bölgede ciddi doğal gaz rezervleri olduğundan kimsenin kuşkusu yok. Öyle olmasa, herhalde dünyanın önde gelen Shell, BP, ExxonMobil, Total, Novatek, ENİ, Qatar Petroleum, Noble Energy gibi şirketleri bunca yıldır İsrail, Güney Kıbrıs, Mısır ve Lübnan’a yatırım aktarmaz, araştırma ve üretim çalışmalarına başlamazdı. Ortada önemli bir fırsat olduğu inkar edilemez bir gerçek. Bu fırsatın zamanlaması pek iyi değil galiba. Doğu Akdeniz doğal gaz geliştirilmesi kendisine rakip olabilecek Türk Akım, Kuzey Akım, TANAP, yeni yüzer LNG, depolama tesisleri, ABD kayagazi LNG hamlesi ile aynı zamana denk geliyor. Daha dünya gaz bolluğunu arttıracak Avustralya, Kanada, Tanzanya, Mozambik gibi yeni oyunculardan bahsetmedik bile. Fiyat olarak da Doğu Akdeniz üreticileri diğerlerine kıyasla ciddi bir avantaj sunmuyor. Fırsat olduğu bir gerçek, ama bölgede ondan daha büyük ve yönetmesi kolay olmayan risk, çekişme ve meydan okumalar olduğunu unutmayalım.

MAKALENİN DEVAMINI DERGİMİZE ABONE OLARAK OKUYA BİLİRSİNİZ...